DEVA PARTİLİ EKMEN, PAMUK VE MISIR ÇİFTÇİLERİNİN FERYADINI MECLİSE TAŞIDI
“Kur Korumalı Mevduat yerine, Çiftçi Koruma Sistemi Getirilmelidir”
“Kur Korumalı Mevduat yerine, Çiftçi Koruma Sistemi Getirilmelidir”
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, TBMM’de gerçekleştirdiği basın toplantısında pamuk ve mısır çiftçilerinin sorunlarını gündeme taşıdı. Pamuk ve mısır fiyatlarının çiftçilerin maliyetini bile karşılamadığını belirten Ekmen, pamuk ve mısırın tarlada kaldığını ve çiftçilerin topraklarını bırakmak zorunda kaldığını ifade etti.
Pamukta Fiyat En az 25 Lira Olmalı
Geçtiğimiz yıl Çukobirlik’in kilogram başına 21 TL ile satın aldığı pamuğun bu sene 18,5 liraya düşmesinin çiftçileri cezalandırmak olduğunu ifade eden Ekmen, pamuk için verilmesi fiyatın 25 TL olduğunu ve çiftçilerin zaten bu pamuğu kilogram başına 25,5 TL’ye ürettiğini belirtti. Pamuk üreticisine verilen desteğin de oldukça az olduğuna dikkat çeken Ekmen, pamuk için verilen 1,6 TL’lik fiyat fark desteğinin 5 liraya çıkması gerektiğini savundu.
Çiftçi İthalata Ezdirilmemeli
Pamuk üreticilerinin yıllık 1 milyon ton üretimle Türkiye’nin pamuk ihtiyacının yarısını karşıladığını belirten Ekmen, buna rağmen yerli çiftçilerin zarar etmesinin ve ithalatın desteklenmesinin izaha muhtaç bir durum olduğunu belirterek Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya sorular yöneltti:
“Ülkemizdeki yerli pamuk üretimi yıllık 1 milyon ton ile ihtiyacımızın yarısını karşılayacak düzeydeyken, bu orandan daha fazlası Özbekistan, Kırgızistan ve Yunanistan gibi ülkelerden ithal edilmekte. Bugün yerli pamuğun kilosu 1,6 dolar iken, ithal pamuğun kilosu 2 dolar civarındadır. Peki soruyorum, Diyarbakır’da, Şanlıurfa’da çiftçimiz pamuğunu zararına satmak zorunda bırakılırken, biz neden Yunanistan’dan 158 bin ton pahalı pamuk ithal ediyoruz? Kendi çiftçisi çile çekerken, yurtdışından daha pahalıya mal ithal etmeyi hangi sözle izah edebiliriz?”
Mısıra Verilen Destek 3 Kuruş
Mehmet Emin Ekmen, geçtiğimiz yıl kilogram başına 5,7 liraya satılan mısırın bu sene yalnızca 6 liraya çıkmasının çiftçiyi cezalandırmak olduğunu ifade etti. Mazot, işçi, gübre gibi girdi maliyetlerinin yüzde yüz oranında zamlanmasına rağmen mısır için gelen zammın yalnızca yüzde beşte kalmasının çiftçinin maliyetinin bile çok altında olduğunu ifade eden Ekmen, mısır için verilmesi gereken fiyatın en az 8 lira olması gerektiğini vurguladı.
Mısır için verilen fiyat fark desteğinin azlığına dikkat çeken Ekmen şu ifadeleri kullandı:
“Mısıra verilen destek yeterli şöyle dursun, adeta çiftçiyle dalga geçildiğini bize gösteriyor. Mazot 40 lira, gübre 15-20 lirayken ve çiftinin maliyetleri yüzde yüz seviyesinde artmışken mısır üreticilerinin aldığı destek geçtiğimiz 7 yılda bir kuruş bile artmadı. Mısır üreticilerinin aldığı destek, kilogram başına 3 kuruş. Mısır çiftçilerinin kilogram başına en az 3 TL destek alması gerekir. Biz eğer çarşıda pazarda fiyatların düşmesini istiyorsak öncelikle çiftçinin elinden tutmalıyız. Başladığından beri KKM uygulaması için yapılan ödeme 125 milyar dolar iken, 2023 senesinde çiftçiye verilen desteğin 2,2 milyar dolar olması, bu hükumetin çiftçiye karşı bakışının adeta bir vesikasıdır. Kur Korumalı Mevduat yerine, Çiftçi Koruma Sistemi getirilmelidir.”
Pamuk ve Mısır Çiftçisi İçin Ne Yapılmalı?
Mehmet Emin Ekmen, pamuk ve mısırda yapılması gerekenleri açıklayarak, hükumete tavsiyelerde bulundu. Batman Ziraat Odası Başkanı Nizamettin Aydiş, Kızıltepe Zahireciler Odası Başkanı Mehmet Şerif Öter, Yenişehir Ziraat Odası Süleyman İskenderoğlu’ndan çiftçilerin durumu ve yapılması gerekenler noktasında destek aldıklarını ifade eden Ekmen, yalnızca hükumeti eleştirmediklerini, aynı zamanda yapılması gerekenleri de anlattıklarını vurguladı.
Çiftçinin korunması gerektiğini belirten Ekmen, çiftçilere desteğin artırılması gerektiğini, girdi maliyetlerini düşürmek içinde çiftçinin aldığı mazottan ÖTV alınmaması ve gübrenin de yarısının devlet tarafından karşılanması gerektiğini ifade etti. Tarımda planlamanın eksikliğine dikkat çekerek, sözleşmeli çiftçilik, lisanslı depoculuk faaliyetlerinin artması, çiftçilerin doğal afetler ve piyasa şartları sebebiyle yaşadığı sağlayacak yeni bir sigorta sisteminin kurulması gerektiğini belirtti. Ziraat Bankası’nın yeniden çiftçinin bankası yapılması gerektiğini söyleyen Ekmen, çiftçilere düşük faizli veya faizsiz kredi verilmesinin bir ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Ülkemiz, dört mevsim boyunca sayısız ürünün yetiştiği, bereketli bir coğrafyadır. Toprağımızın bereketi, çiftçilerimizin alın teri sayesinde ülkemiz tarımda kendine yetecek ve hatta dünyaya çok geniş bir kapasiteyle ürün ihraç edecek bir potansiyele sahiptir. Fakat bugün, cumhuriyetin 100. Yılının arifesinde, ülkemiz bırakın tarımda kendine yetmeyi, çiftçinin bitme noktasına geldiği bir vaziyettedir. Bugün sizlere geldiğimiz durumun özetini, pamuk ve mısır çiftçilerimizin düştüğü, düşürüldüğü hal vesilesiyle anlatacağım.
Türkiye’nin yıllık 2 milyon ton pamuk ihtiyacı var. Bu pamuk çırçır, tekstil, yağ, yem ve kağıt sanayilerinde ham madde olarak kullanılıyor. Yerli pamuk çiftçimizin yıllık üretimi ise 1 milyon ton civarında. Fakat gelin görün ki yerli çiftçimiz Türkiye’nin pamuk ihtiyacının sadece yarısını üretmesine rağmen pamuk fiyatlarının düşük olması sebebiyle büyük zarar ediyor. Ülkemizde ithal pamuk desteklenirken, kendi çiftçimiz göz göre göre zarar ettiriliyor.
Geçtiğimiz yıl Çukobirlik 42 randımanlı pamukta kilo başına 21 TL fiyat verdi. Çiftçilerimiz bu sene giderek zamlanan mazot ve gübre gibi maliyetlerin altında ezilmemek adına 2023 yılı için kilosunu 25,5 TL’ye ürettiği pamukta satış için 25 TL fiyat bekliyordu. Fakat gelin görün ki Çukobirlik bırakın zam yapmayı, fiyatı 21 TL’den 18,5 TL’ye düşürdü.
Diyarbakır Ticaret Borsası Başkanı Sayın Engin Yeşil’in belirttiğine göre, pamukta fiyat 29 TL olmazsa gelecekte pamuk üretimi noktasında ciddi sıkıntılar yaşayacağız. Fakat bugün bırakın 29 liraya satıp kar elde etmeyi, çiftçimiz pamuğunu maliyetine bile satamaz halde.
Pamukta fiyatlandırmanın yanında, çiftçiye verilen destekler de büyük önem taşıyor. Çiftçinin girdi maliyeti olan mazot 40 lira, gübre 15-20 lira olmuşken, pamuk üreticisine verilen fiyat fark desteği iki yıldır kilo başına 1,6 TL olarak sabit bir şekilde duruyor. Diyarbakır Yenişehir Ziraat Odası Başkanı Sayın Süleyman İskenderoğlu’ndan aldığımız bilgiye göre, pamukta fiyat fark desteğinin kilo başına en az 5 TL olması gerekiyor.
Pamukta karşılaştığımız bir diğer sorun ise yerli üretimin değil, ithalatın desteklenmesi. Ülkemizdeki yerli pamuk üretimi yıllık 1 milyon ton ile ihtiyacımızın yarısını karşılayacak düzeydeyken, bu orandan daha fazlası Özbekistan, Kırgızistan ve Yunanistan gibi ülkelerden ithal edilmekte. Bizler ithalat ve serbest piyasa karşıtı değiliz. Fakat ithalat, yerli üretimden daha ucuzsa mantıklıdır, ancak ithal ürün, yerli üreticimizin mahsulünden daha pahalıysa ve özellikle ithalat tercih ediliyorsa burada daha farklı bir durum vardır.
Bugün yerli pamuğun kilosu 1,6 dolar iken, ithal pamuğun kilosu 2 dolar civarındadır.
Peki soruyorum: Diyarbakır’da, Şanlıurfa’da çiftçimiz pamuğunu zararına satmak zorunda bırakılırken, biz neden Yunanistan’dan 158 bin ton pahalı pamuk ithal ediyoruz? Kendi çiftçisi çile çekerken, yurtdışından daha pahalıya mal ithal etmeyi hangi sözle izah edebiliriz?
Değerli Basın Mensupları,
Çiftçilerimizin feryat ettiği bir diğer mesele ise mısır fiyatlarıdır. Geçtiğimiz yıl Tarım Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) kilosunu 5,7 TL’ye aldığı mısırın bu seneki alım fiyatı, üretim maliyetindeki %120 civarındaki artışa rağmen, yalnızca %5 oranında artarak 5,7 TL’den 6TL’ye çıkmıştır. Çiftçilerimizin kilosunu 8,5 TL’ye ürettiği mısırın TMO tarafından satın alım fiyatının ede ede 6 TL etmesi, çiftçilerimizi umutsuzluğa sürüklemektedir. Mısır üreticileri mahsullerini en azından maliyetlerini çıkaracak bir fiyata satmak istiyorlar. Ancak depo doluluğu sebebiyle mahsullerini TMO’ya 6 liradan bile satamayan çiftçilerimiz, serbest piyasada komisyoncuların insafına kalıyor.
Geldiğimiz noktada, mısır çiftçisi eğer mahsulünü TMO’ya satabilirse kilogram başına 2,5 TL zarar ediyor. Depolarda hala geçen senenin mahsulü dolu olduğu için TMO alım yapamıyor. Serbest piyasaya yönelen çiftçilerimiz kilogram başına 3 TL zararla mısırını veriyor ve komisyoncuların vicdanına kalıyor. Lisanslı depoculuktaki eksiklik sebebiyle çiftçi mısırını koyacak yer bulamıyor, eğer silo yoksa mısır bozulur arkadaşlar. Geldiğimiz bu durum, bizlere yine tarımda planlama eksikliğini hatırlatıyor.
Mısıra verilen destek yeterli şöyle dursun, adeta çiftçiyle dalga geçildiğini bize gösteriyor. Soruyorum sizlere, geçtiğimiz 7 yıl boyunca enflasyon ve döviz kuru ne kadar arttı? Milli paramız belki 10 kat değer kaybetti, fakat mısır üreticilerinin aldığı destek geçtiğimiz 7 yılda bir kuruş bile artmadı. Mısır üreticilerinin aldığı destek, kilogram başına 3 kuruş. 3 TL değil, 30 kuruş değil arkadaşlar, tamı tamına 3 kuruş ve bu rakam 7 senedir değişmiyor. Mısır çiftçisine verilen destekler artırılmalı, yoksa sadece çiftçilerimize değil, bütün milletimize yazık olacak. Çarşıda pazarda fiyatların düşmesini istiyorsak, çiftçi desteklenmelidir. Başladığından beri KKM uygulaması için yapılan ödeme 125 milyar dolar iken, 2023 senesinde çiftçiye verilen desteğin 2,2 milyar dolar olması, bu hükumetin çiftçiye karşı bakışının adeta bir vesikasıdır. Kur Korumalı Mevduat yerine, Çiftçi Koruma Sistemi getirilmelidir.
Değerli Basın Mensupları,
Bizler yalnızca yanlışı eleştirmiyor, aynı zamanda yapılması gerekenleri de bu işi bilen, liyakatli, uzman kişilerle istişare ediyor ve bir çözüm haritası çıkartıyoruz. Bu vesileyle bu mısır ve pamuk çiftçilerinin feryadını bizlere en iyi şekilde aktaran Batman Ziraat Odası Başkanı Sayın Nizamettin Aydiş’e, Kızıltepe Zahireciler Odası Başkanı Sayın Mehmet Şerif Öter’e ve Yenişehir Ziraat Odası Başkanı Sayın Süleyman İskenderoğlu’na buradan teşekkür etmek istiyorum.
Pamuk ve mısır çiftçilerini kurtarmak için yapılması gerekenler bellidir:
- Çiftçiye verilen destek artırılmalı ve girdi maliyetlerinin artışının yükü hafifletilmelidir. Fiyat fark desteği pamuk çiftçisi için kilogram başına 5 TL, mısır çiftçisi için ise uygun bir fiyata çekilmelidir. Unutmayalım ki çiftçiye verilecek destek, sofralarımıza ve ceplerimize yansıyacaktır.
- Çiftçilerimiz, ithalata ezdirilmemelidir. Eğer ülkemizde yetişen mahsul eğer ithal maldan daha ucuzsa kendi çiftçilerimiz mahsulü tercih edilmelidir. Türkiye’nin yılık 2 milyon ton olan pamuk ihtiyacı, Türk çiftçisinin ürettiği pamuktan karşılanmalıdır. Dışardan döviz ile pamuk ihtiyacı karşılanmamalıdır. Çünkü dışarıdan pamuk ithalatına giden o para, çiftçimizin alın teri ve emeğidir.
- Mutlaka sözleşmeli ve kooperatifleşmeyle örgütlü tarımsal üretime geçilmelidir.
- Çiftçilere Düşük faizsiz krediler verilmeye devam edilmeli, doğal afetlerden, doğal şartlardan kaynaklı ürün zararları durumunda çiftçinin kredi borcu tamamen sıfırlanmalıdır.
- Sulama desteği ve gübre desteği önemsenmelidir. Çiftçilerimizin gübre maliyetinin %50’si devlet tarafından karşılanmalıdır.
- Çiftçilerimizin aldığı mazotun ÖTV’sinin %50’si geri ödenmeli, eğer mümkünse hiç ÖTV alınmamalıdır.
- Lisanslı depoculuk artırılmalı, çiftçilerimizin mahsulü zayi olmamalıdır.
- Tarımda planlama eksikliğinin yarattığı sorunlar yüzünden çiftçilerimiz büyük sıkıntı çekmekte, ürün arzında dengesizlik yaşanmaktadır. Acilen tarımda planlama için yeni bir sistem kurulmalıdır.
Sözlerimi bitirirken, çiftçilerimizin sorunlarının çözülmesini temenni ediyor, değerli basın mensuplarına teşekkür ediyorum.